Alevi toplumunun değerli üyeleri,
Muhterem vatandaşlar, sevgili dostlar,

Essen Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi tarafından düzenlenen Aşure Günü münasebetiyle sizlerle birarada bulunmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu anlamlı etkinliği düzenleyen Essen Alevi Kültür Merkezi ve Cemevine şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sevgili canlar,

Bildiğiniz gibi, Muharrem ayı, tarihte çeşitli mucizelerin gerçekleştiğine inanılan kutsal bir aydır. Aşure Günü’nün de İslam Tarihinde müstesna bir yeri vardır. İnancımıza göre; Nuh’un gemisinde arta kalan tahıllarla yapılan yemeğe bildiğiniz gibi Aşure deniyor. İnsanlığın kurtuluşunu ve yeniden varoluşu simgelemektedir. Alevisiyle, Sünnisiyle hepimiz bu günü Aşure dağıtarak yad etmekteyiz.

Tabi Aşure Günü’nü özel kılan bir başka husus daha var: Hicretin 61. Yılında, yani bundan tam 1339 yıl önce, Muharrem Ayı’nın 10. Gününde Hz Peygamber’in torunu, cennet çiçeği diye adlandırılan Hz Hüseyin Kerbela’da aralarında çocukların da bulunduğu 70 kadar yakınıyla birlikte vahşice şehit edilmiştir. Bu elim hadise, bu büyük trajedi, Muharrem Ayını bir matem ayına dönüştürmüştür. Başta Hz Hüseyin olmak üzere tüm Kerbela şehitlerine bu vesileyle rahmet diliyorum.

Kerbela, Alevi olan veya olmayan bütün Müslümanların ortak hafızasındaki bir acının tarihidir. Orada acımasızca şehit edilen Hazreti Hüseyin ve yakınları, bu menfur hadisedeki asil duruşları ve haksızlık karşısındaki onurlu mücadeleleriyle bütün inananların gönüllerinde taht kurmuşlardır. Bizi acıda birleştiren bu büyük olay tarihte çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Kerbela hadisesi zulmün ve zulme başkaldırının, onurlu mücadelenin sembolü olmuş, Hz Hüseyin ve yol arkadaşları da hepimize rehber olmuşlardır. Ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında sonsuza dek lanetlenmiş ve mahkûm edilmişlerdir.

Alevi kardeşlerimiz, Hz Hüseyin’in katlinden önce uğradığı zulmü ve işkenceyi kendi bedenlerinde yaşamakta, onun susuz bırakıldığı 12 günün anısına Muharrem ayının ilk on iki gününü oruç tutarak geçirmekte, onun çektiği acı ve sıkıntılara ortak olmaktadır. Tuttuğunuz oruçların kabul edilmesini diliyorum.

Değerli dostlar,

Esasen Türk kültüründe Ehli Beyt sevgisi geleneksel olarak çok önemli bir yer tutmaktadır. Ehl-i Beyt, Peygamberimizin aile bireylerinin ortak adıdır. Yani, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’dir. Tarihten günümüze kadar halkımız, Ehli Beyt sevgisini gönüllerinde taşımış ve bunu, birlik içinde yaşamanın ortak paydası olarak kabul etmiştir.

Öte yandan, hepimizin bildiği gibi, Aşure muhteviyat itibariyle birlik, beraberlik, paylaşma ve dayanışma demektir. Yapılışında kullanılan birbirinden çok farklı malzemeler özelliklerini kaybetmeden farklı bir lezzete dönüşmektedir.

Bizler de Almanya Türk Toplumu olarak, tıpkı Aşure gibi, farklılıklarımızı ve özümüzü muhafaza ederek, birlik ve dayanışma içinde ahenk oluşturabilmeliyiz. Farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görebilmeliyiz. Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi “yolumuzu insanlık sevgisi üzerine kurabilmeliyiz”. Bu anlamlı günde, inancımız, mezhebimiz, görüşümüz ne olursa olsun, Hacı Bektaşi Veli’nin öğüdüne kulak asarak, bir olmalı iri olmalı, diri olmalı, sarılıp kucaklaşmalıyız. Dünyamızın zor günler geçirdiği, savaşların göçlerin acıların eksik olmadığı bu dönemde ortak sevinçlerimiz ve acılarımız etrafında kenetlenmeliyiz. Etnik kökene veya mezhebe bakmaksızın yabancı düşmanlığının, ırkçılığın, göçmen karşıtlığının endişe verici bir seviyeye vardığı günümüzde birlik ve dayanışma içinde olabilmeliyiz.

Biz Essen Başkonsolosluğu olarak, buradaki toplumumuzun çeşitliliğini ve zenginliğini bir değer bilerek, tüm insanlarımıza aynı mesafede olmaya, hepsine destek vermeye, ayrım yapmadan hepsini kucaklamaya gayret ediyoruz. Başkonsolosluğumuzun hepinize ait olduğu inancıyla çalışıyoruz. Yeterince ortak paydaya sahip olduğumuzu biliyor, bu anlayışla hepinizi kucaklamaya özen gösteriyoruz.

Bu ay vesilesiyle yapılan ibadetlerin ve tutulan oruçların yüce Mevlamızın katında kabul olmasını temenni eder, Almanya’da hayatın her alanında köklerimizden, dilimizden ve dinimizden kopmadan, birlik, beraberlik ve dayanışma ruhuyla yaşayabilmenize büyük önem verdiğimi bir kez daha vurgulayarak hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.