Saygıdeğer Vatandaşlar,

Değerli katılımcılar,

18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma ve 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü vesilesiyle bir kez daha Dortmund Türk Eğitim Merkezi’nde toplanmış bulunuyoruz.

Şanlı tarihimiz sayısız zafer ve destanla doludur. Bunlar arasında kuşkusuz öndegelenlerinden bir tanesi de Çanakkale Savaşlarıdır.

Milletimizin vatanseverlik, fedakârlık, cesaret gibi yüksek faziletlerinin tüm dünyanın gözleri önüne serildiği büyük bir kahramanlık destanıdır.

Bu destan, modern silahlarla donatılmış dünyanın en büyük ordularına karşı, ateş etmez tüfeklerle, patlamaz toplarla, yalın ayak, aç bir mide ile kazanılmış bir zaferdir.

Mustafa Kemal gibi yüce şahsiyetlerin tarih sahnesine çıktığı, Seyit Onbaşının sırtında taşıdığı yüzlerce kiloluk top mermileriyle koca gemiyi sulara gömdüğü, kurşunların havada çarpıştığı ve Türk kahramanlığının dünyaca tanındığı bir destandır Çanakkale.

Yüzbinlerce şehit ve kaybımıza rağmen Çanakkale Savaşları aynı zamanda centilmenler savaşı olarak da bilinmektedir.Türklerden sonra en çok zayiatı veren ve Anzak olarak bilinen Avusturalyalı ve Yeni Zelandalılar da Çanakkale savaşlarındaki kayıplarını her sene anmaktadır. O dönemde binlerce kilometre ötedeki çocuklarının cenazelerine ulaşamayan Anzak annelerinin acılarını dindirmek üzere 1934 yılında Atatürk şu mesajı iletmiştir:

"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!

Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.

Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!

Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızda huzur içindedirler.

Ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır.

Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Büyük anlam ve duygu ihtiva eden bu sözleri ifade etmek kuşkusuz kolay değildir. Ancak Çanakkale savaşlarının
acılarını ve ızdırabını herkesten daha iyi bilen Mustafa Kemal tarafından bu sözlerin dile getirilmesi de onun devlet adamlığına ve diplomatik dehasına işaret etmektedir.

18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma vesileyle Milli Mücadelemizin Başkomutanı, onurlu direnişimizin Önderi ve Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Saygıdeğer Vatandaşlarım,

Atalarımız, 109 sene önce Çanakkale’de tarihin akışını değiştirmiş, emperyalizmin pençesi altında ezilen tüm mazlumlara umut olmuşlardır.

Öyle ki, sömürge altındaki birçok millet, Çanakkale’den ve daha sonra İstiklal Harbimizden aldıkları ilhamla kendi bağımsızlık mücadelesini başlatmıştır.

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi bu bakımdan simgesel bir değer taşımakta, sadece bizim değil Balkanlar’dan
Afrika’ya, Avrupa’dan Asya’ya yüz milyonlarca kardeşimizin de ortak zaferi olarak tanınmaktadır.

O zorluklar ve ağır koşullar altında tarih sahnesine çıkan ve bu kahraman millete İstiklal Marşı hediye eden Mehmet Akif Ersoy’u da bugün saygı ve rahmetle anıyoruz.

Türk tarihinde yolu Almanya’dan geçen önemli şahsiyetlerimizden biri de Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’dur.

Dönemin Alman hükümetince bizzat davet edilen Akif, Berlin’de 4 ay görev yapmıştır. Bu sürede “Berlin
Hatıraları” adını vereceği 796 mısralık manzumesini yazmıştır. Bu uzun manzum şiirinde Akif hem dönemin Berlin’ini anlatır hem de Doğu-Batı mukayesesini tarihe not düşer.

Ne tesadüftür ki, Akif’in ana vatana döndüğü gün, 18 Mart 1915, Çanakkale Deniz Zaferini kazandığımız gündür.

Hiç gitmediği Çanakkale’yi en güzel anlatan şiiri yazmak da Akif’e nasip olacaktır.

“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor;

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.”

İstiklal Marşımızın şairi, Mehmet Akif Ersoy, şüphesiz ki ülkemizin yetiştirdiği en müstesna şahsiyetlerden biridir. Edebiyatımıza yön veren eserleri, mücadeleci kişiliği, derin ilmi ve örnek ahlakı ile aziz milletimizin gönlünde sarsılmaz bir yer edinmiştir.

Akif, milletimizin hürriyet tutkusunu, milli ve manevi değerlerini en güzel şekilde ifade ettiği İstiklal Marşı ile o karanlık günlerde insanımıza moral, cesaret ve umut aşılamıştır. Kabul edilişinin üzerinden 103 yıl geçmişken bile, İstiklal Marşı aidiyetimizin, istiklal ve istikbal anlayışımızın sembolü olmaya devam etmektedir.

Değerli Katılımcılar,

Rahmet ve bereket ayı olan Ramazanın coşkusunu ailelerinizle birlikte huzur ve mutluluklar içinde geçirmenizi dilerim.

Mübarek Ramazan ayının Milletimize ve tüm İslam alemine barış ve bereket getirmesini, Gazze başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan zulüm ve savaşların son bulmasını temenni ederim.

Bu duygu ve düşüncelerle DOTEM yetkilileri ve Eğitim Ataşeliğimize hazırladıkları bu kıymetli program için teşekkür ediyor, tüm katılımcıları sevgi ve saygıyla selamlıyorum.